# Bilgi Formu

    OBEZİTE NEDİR?

    Obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fiziksel aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar. Obezite, insan yaşamını kısaltan, yaşam kalitesini ve beraberinde kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri olumsuz etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa daha zemin hazırlayan, tedavisi mümkün bir hastalıktır. Obezite cerrahisi prosedürleri sırasında sindirim sisteminde ortaya çıkan değişiklikler, birçok enzim ve hormon sistemini etkilemekte, başta beyin olmak üzere açlık ve beslenme ile ilgili birçok mekanizmanın daha sağlıklı ve düzgün çalışmasını sağlamaktadır. Açık yöntemlerle karın ön duvarı açılarak aşırı şişman hastalarda zor koşullarda uygulanan bu cerrahi işlemler cerrahlar için yarattıkları zorluklar ve hastalarda gözlemlenen yüksek oranlardaki komplikasyonları nedeniyle uygulanmaya devam etseler de yaygınlık kazanamadı.

    OBEZİTENİN BELİRTİLERİ

    Obeziteyi tespit ve teşhis etmenin başlıca unsuru vücut kitle indeksi olarak karşımıza çıkar. Elde edilen değerler, yaş ve cinsiyetten bağımsız olmaktadır. Uzmanlar, VKİ değerlerini, normal kilolu, fazla kilolu, obez ve morbid obez şeklinde sınıflara ayırmıştır. Obezite için en yaygın olarak kullanılan ölçüm, Vücut Kitle İndeksi (VKİ) ve bel çevresi ölçümüdür. VKİ, vücut ağırlığının (kg), boyun karesine (m²) bölünmesi ile hesaplanır. Bu değer yaş ve cinsiyetten bağımsızdır. Uzmanlar, VKİ değerlerini, normal kilolu, fazla kilolu, obez ve morbid obez şeklinde sınıflara ayırmıştır. Vücuttaki toplam yağ miktarı kadar, yağın nerede biriktiğini bilmek de önemlidir. Karın çevresinde yağ birikimi, kalça ve vücudun diğer bölgelerinde yağ birikiminden daha fazla riske neden olur. Risk için basit fakat doğru bir yöntem bel çevresi ölçümüdür.

    Obeziteye Neden Olan Risk Faktörleri Nelerdir?

    Sağlıklı yaşam dengesinde alınan enerji ile harcanan enerjinin eşit olması gerekmektedir. Dünyada en çok dikkat çeken çocuk çağında obezite de açıklanamayacak derecede artış, obezitenin en önemli sebeplerinde genetik föktörlerden daha çok çevresel faktörler ve yanlış beslenme alışkanlıklarının olduğuna dikkat çekmektedir. Ailesinde obezite geçmişi olan kişilerin, özellikle anne basından biri obezite sorunu yaşayan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski diğer insanlara göre daha yüksektir. Vücudumuzda kahverengi ve beyaz yağlar olmak üzere iki tip yağ bulunuyor. Kahverengi yağlar kalorileri yakarken, beyaz yağlar vücudu sıcak tutan yağ grubunu oluşturuyor. Massachusettes Teknoloji Enstittüsü tarafından yapılan obezite açıklamasında; genlerle gelen yağ hücrelerinin beyaz yağ grubuna ait olduğu iddia ediliyor. Aşırı beslenme, yoğun karbonhidrat tüketimi özellike yağ oranı çok yüksek gıdaların sık ve aşırı tüketimi obezite sebepleri arasında yer alıyor. Yağ ve şeker oranı çok yüksek olan gıdalar, oldukça yüksek kalori olduğundan kilo almayı tetikliyor. Obeziteye sebep olan hastalıklar insülin direnci, polikistik over sendromu, troid hastalıları, hipofiz bezi hastalıları ve uyku apnesi gibi hastalıklar da çoğu zaman obezite nedenleri arasında yer alıyor.

    Morbid Obezite Nedir?

    Morbid Obezite kilolu olma durumunun ölümcül problemler doğurabilen hayati tehdit oluşturacak boyuta ulaşmasıdır. Cerrahi müdahale, Tüp Mide (Slevee Gastrektomy)olmadan dönüşü neredeyse mümkün olmayan bir yoldur. Vücut Kitle İndeksi 35’in üzerinde ve buna ek olarak yandaş hastalıkları bulunan kişiler de morbid obez olarak değerlendirilmelidir. Bu hesaplamanın yanısıra yağ artışı, bel çevresi genişliği dikkat edilmesi gereken hesaplama kriterleri arasındadır. Obez olunmadığı halde bölgesel yağlanma obezite olarak yanlış yorumlanabilmektedir. Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) planlamada kriterlere ve hastanın şikayetlerine dikkat edilmelidir.

    Uyku apnesi, horlama, aşırı terleme, tempolu hareketlerde zorlanma, nefessiz kalma, bel çevresinin genişlemesi, yorgunluk, halsizlik hali, şeker hastalığının başlaması, tansiyon ve kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması, depresyon gibi belirtiler de obezite hastalığının göstergesi olabilir.

    OBEZİTE TEDAVİSİ NEDİR?

    Tıbbi Beslenme (Diyet) Tedavisi; Obezitenin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır. Obezitede beslenme tedavisi ile: Vücut ağırlığının, boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır. Başlangıçta belirlenen hedefler, bireyin olması gereken ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlığının biraz üzerinde de olabilir. Uygulanacak zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu olmalıdır. Amaç, bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması ve bu alışkanlığını sürdürmesidir.

    Vücut ağırlığı boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı önlenmeli ve kaybedilen ağırlık korunmalıdır.

    Egzersiz Tedavisi; Egzersiz tedavisinin ağırlık kaybını sağlamadaki etkisi halen tartışmalı olsa da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, diyet yapıldığında görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği kesin olarak kabul edilmektedir. Egzersiz tedavisi ile tıbbi beslenme tedavisini destekleyici nitelikte bireylerin ağırlık kazanımları engellenebilmekte, zayıflama ve tekrar ağırlık kazanmanın önlenmesi sağlanmaktadır. Davranış değişikliği tedavisi; Vücut ağırlığının denetiminde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık kazanımına neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu davranışları ise pekiştirerek yaşam biçimi haline gelmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Davranış değişikliği tedavisinin basamakları:

    Kendi kendini gözlemleme, uyaran kontrolü, alternatif davranış geliştirme, pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme, bilişsel yeniden yapılandırma, sosyal destek.

    Farmakolojik tedavi; Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar hafif ve orta derecede ağırlık fazlalığı olan bireyler için uygun değildir. Kullanılan ilaçların, sağlık yönünden güvenirliliğinin saptanmış olması, obeziteye neden olan etiyolojiye uygun bir etki göstermesi, kısa ve uzun dönemde önemli yan etkisinin olmaması ve bağımlılık yapmaması ve bu tür ilaçların mutlaka hekim tavsiyesi ve kontrolünde kullanılması gerekliliği büyük önem taşımaktadır. Obezite tedavisinin başarılı olması için hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisini sürdürmeyi kabul etmesi ve düzenli olarak kontrollere gelmesi gerekmektedir.

    Cerrahi tedavi; Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılır. Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik bariyatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointestinal sistemde emilimlerini azaltmaktır. Bu amaçla bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon vb. yöntemleri kullanılır. Rekonstrüktif cerrahide ise amaç; vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi estetik ağırlıklıdır ve eğer hasta obezite tedavisinin gereklerini yerine getirmezse yağ birikimi tekrar gerçekleşmektedir.

    Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) sonrası her ay ağırlığın %10’u kadar kilo kaybı ile 1-2 yıl içerisinde ideal kiloya kavuşulması amaçlanmaktadır. Ameliyat sonrası edinilen bilgiler, kazanılan sağlıklı beslenme alışkanlığını devam ettirerek kilo koruması yapılmalıdır.Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) ameliyatı sonrasındaki süreçte doktor takibi ve iletişim bu yoldaki başarının en büyük anahtarı olmaktadır.

    Ameliyat öncesinde ve sonrasında doktor ile kurulan yakın ilişki hasta ve aile açsından büyük önem taşımaktadır. Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) ameliyatı öncesi kaygının azaltılmasında, ameliyat sonrası iyileşme sürecinin hızlanmasında, doğru bilgiye ulaşabilmek açısından sürdürülebilir ilişki ve ulaşılabilir olmak değerlidir.

    Ameliyat tekniği, ameliyat sonrası bakım protokolleri ve profesyonel ekip ile ertesi gün normal yaşantıya devam edilebilen birçok ameliyata göre daha az riskli olan Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) cerrahi yöntemidir.

    Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi) Nedir?

    Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı obezite hastalarında midenin büyük kısmının çıkarılması ile zayıflamanın sağlandığı ameliyat yöntemidir. Özellikle laparoskopik olarak uygulanmaya başlaması ile bu operasyonu hastanede yatış süresinin kısalması, derlenme süresinin kısalması, daha az iz kalması ve ameliyat yeri fıtığı olasılığının azalması sayesinde çok popüler hale getirmiştir. Tüp mide ameliyatında mide, adeta muz gibi ince uzun bir tüpe çevriliyor. Laparoskopik olarak yani kapalı ameliyat yöntemiyle midenin yüzde 80’ini kesip çıkarılıyor. Böylece midenin gıda alımı kısıtlanıyor. Ayrıca tüp mide ameliyatının çok düşük düzeyde olsa da gıda emilimini azaltma etkisi bulunuyor. Tüp mide ameliyatı ortalama 1, 5 saatte gerçekleştiriliyor. Midenin çıkış ve giriş bölümü korunduğu ve sindirim sistemindeki devamlılık aynen sağlandığı için tüp mide ameliyatı sonrası riskler düşük ve bazı istenmeyen yan etkiler çok az olarak bildiriliyor. Günümüzde obezite ameliyatları çok sık yapılmakta. Ameliyat sonrası hastaların çok büyük kısmı kilo verebilmekte. Ancak uzun vadede kilo vermeyi devam ettirmek ve tekrar kilo almamak için nelere dikkat etmeli?

    Tüp Mide Ameliyatı Hangi Hastalara Uygulanır?

    Obezite hastası olup kilo veremeyen veya fazla kiloyla beraber kiloya bağlı insülin direnci, eklem rahatsızlığı benzeri şikayetleri olan hastalara uygulanabilir. Bundan on yıl öncesine kadar öncelikle çok obez hastalarda gastrik bypass ameliyatından önce ilk basamak ameliyat olarak uygulanmaktaydı. Bu sayede hastaların kilosu azaltılıp ardından da bypass ameliyatı yapılırdı. Tüp mide ameliyatı vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde veya diyabet hipertansiyon, hiperlipidemi, kolesterol yüksekliği gibi olan hastalara ve vücut kitle indeksinin 35’in üzerindeki hastalara yapılır.  Bu kişilerin kilo vermek için diyet, egzersiz gibi yöntemlerle uzun bir süre uğraş geçirmesi gerekir. Bu uğraşlar neticesinde kilo veremeyen obez kişilere bu operasyon bir seçenek olarak sunulabilir. Mide küçültme ameliyatları, genellikle ileri derecede obezite problemi olan ve diyet, spor gibi yöntemlerle kalıcı kilo verimini sağlayamayan kişilere uygulanan bir yöntemdir. Obezitenin derecesini belirlemek için en sık “vücut kitle indeksi” denen, kilomuzun boyumuza oranlanması ile elde edilen bir rakam kullanılır. Psikiyatrik hastalık durumunda ise psikiyatristin onayı alınmak kaydıyla hastalığı kontrol altında olan kişilerde mide küçültme ameliyatı uygulanabilmektedir.35 ve üzerindekiler yandaş hastalıkları varsa, 40 üzerinde olanlar ise yandaş hastalık olmasa bile cerrahi tedavi için uygun olarak değerlendirilirler. Kas kütlesi çok olanlarda VKİ tek başına yanıltıcı olabilirTüp mide ameliyatı olanlar aşağıdaki şartları taşımak zorunda: Vücut kitle indeksi 40 kg/m²’nin üzerinde (morbid obez yani ileri derecede obez) olanlar. VKİ’si 35-40 arası olup aşırı şişmanlığa bağlı tip 2 şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi gibi sorunları olanlar da morbid obez olarak kabul ediliyor ve mide küçültme ameliyatı olmaları gerekebiliyor. Ayrıca obeziteye bağlı “yeni” tip 2 şeker ve metabolizma bozukluğu olan ve VKİ’si 30 – 35 arasındaki hastalarda da obezite doktorunun kararı ile ameliyat yapılabiliyor. Kolesterol yükseklği. Kardiyovasküler sistem hastalıkları. Kalp Yetmezliği, Damar Hastalıkları; Kolesterol ve yağ oranlarının kanda artmasıyla vücudun herhangi bir yerinde atardamarın tıkanması veya daralası sonucu altta kalan hücrelerin ölmesine neden olabilmektedir. Yine kolesterol yüksekliğine bağlı toplardamarda tıkanıklık ile tromboemboliye neden olabilmektedir. Solunum Sistemi Hastalıkları

    Uyku Apnesi; Şişman insanlarda uyku sırasında yumuşak damağın arakaya doğu yaslanmasına bağlı horlamada artma ve uyku apnesi dediğimiz geçici solunum durması görülebilmektedir. Bu durum uyku kalitesizliği, sinirlilik, gündüz uyuklama, dikkat eksikliği gibi sorunlara neden olabilmektedir. Ve solunum zorluğu.

     

    TÜP MİDE (SLEECE GASTREKTOMY)AMELİYATI SONRASI GERİ KİLO ALIMI

    Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) ameliyatı sonrası kaybedilen kiloların çok düşük olsa da geri alma ihtimalinin olabileceği bilinmelidir.En sık yapılan yanlış ideal kiloya ulaştıktan sonra yemek yeme anlayışında rahatlık evresine geçiş yapılmasıdır. Nasıl olsa az yediğini düşünerek içeriğine dikkat etmeden sıklıkla tüketilen sağlıksız ve işlenmiş gıdalar geri kilo alımını tetiklemektedir.Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) ameliyatı sonrası kazanılan sağlıklı beslenme alışkanlığı ve hareketli yaşam tarzını benimseyerek ideal kiloyu korumak mümkündür.  Tüp mide ameliyatı sonrası genişleme gösteren midelerin başlangıç aşamasında çok dar tutularak yapılan mideler olduğu gözlenmiştir. Bu durum tüpün çok dar olduğu zaman, artan mide içi basınç etkisiyle meydana gelen bir adaptasyon işlemi olarak değerlendirilmiştir.

    TÜP MİDE (SLEECE GASTREKTOMY)AMELİYATI SONRASI BESLENME

    Obezite, vücuda besinler ile alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması sonucu vücuttaki yağ dokusunun artmasıyla karakterize olan kronik bir hastalıktır. Obezite, başta kalp-damar hastalıkları ve diyabet olmak üzere birçok kronik hastalığa da sebep olabilen önemli bir sağlık sorunudur.

    Tüp mide ameliyatları mide hacmini daraltmak için midenin dörtte üçünün çıkartılmasıdır. Geriye kalan mide hacminiz 100 ml. kadar olup (1 çay bardağı) kabaca şekli tüp biçimindedir.

    Bu ameliyat esas olarak mide hacmini azaltmak yoluyla alınan gıda miktarını düşürür. Ayrıca midenin çıkartılan kısmından salgılanan Ghrelin adı verilen hormon nedeniyle de iştah kontrolü ve doyma hissi üzerinde çok etkili bir operasyondur. Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) ameliyatı sonrasında beslenme; sıvı-püre-yumuşak gıdalar ve katı gıdalar olmak üzere 4 dönemden oluşmaktadır. İlk hafta sadece berrak sıvı gıda tüketimi önemlidir. Bu dönemde en önemli kazanılan alışkanlık “sipping” denilen yudumlama şeklinde sıvı alımıdır. İkinci hafta lif alımı ve lezzet çeşitliliği olabilen püre dönemine geçilmektedir. Üçüncü hafta yumuşak dördüncü hafta katı gıdalar ve daha sonrasında normal beslenme dönemine geçiş yapılabilmektedir. Beslenme alışkanlıklarının değiştiği bu dönemde, dönemler arası geçiş süreleri, gıdaların tolere edilebilirliği, hastaya yapılan doğru bilgilendirme, doktor ve beslenme uzmanı  ile kurulan sıkı ilişki ve yakın takip ile rahat ve sorunsuz geçebilmektedir.

     

     

    TÜP MİDE (SLEECE GASTREKTOMY) NE ORANDA RİSKLİDİR?

    Tüp mide ameliyatı diğer tüm cerrahi operasyonlar kadar risklidir. Ancak deneyimli ve uzman cerrahların uyguladığı tüp mide ameliyatı sonrasında risklerin azalacağı unutulmamalıdır.

    Kanama, enfeksiyon, iç organ yaralanmaları, bağırsak tıkanması, ameliyat sonrası fıtık ve stapler hattında sızıntı oluşması bu ameliyatın riskleri arasında yer alır. Obez olan bir kişi mevcut durumunda Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) cerrahiye bağlı oluşabilecek riskden çok daha fazla yaşamsal risk altındadır. Bilimsel olarak kanıtlanan diğer gerçek ise morbid obez olan kişiler yaşamsal olarak çok daha fazla risk altında olup yaşıtlarına göre 10 – 15 yaş daha erken ölüm oranına sahip olduğunu söylenebilmektedir. Tüp Mide (Sleeve Gastrektomy) ameliyatında ölümcül risk % 0.1 (binde 1) civarında olup bu oran kabul edilebilmektedir. Kullanılan malzeme seçimi ameliyat riskini etkileyen diğer faktörlerdendir, piyasada bulunan Amerikan firmasının malzemeleri dünyada en güvenli ve kaliteli olarak tercih edilen maliyeti yüksek malzemelerdir. Kaliteli sağlık ekipmanı, yüksek teknoloji, ileri cerrahi deneyim, komplikasyon ile başa çıkabilme becerisi, tecrübeli ekip çalışması risk oranını en aza indirmektedir.

    ismail-ozsan-yorum
    telefon
    whatsapp
    facebook
    instagram